Utan İsrail sen de duyarsız dünya!
Büyük ölçüde İsrail medya karartmasından kaynaklanan bütün bu belirsizliklere rağmen, yardım filosunun kanlı bir şekilde yolunun kesilmesi, Britanya gazetesi The Guardian'ın da belirttiği gibi 'İsrail'in kendi kalesine attığı felaket bir gol' gibi duruyor...
1. Gemilere uluslararası sularda, kıyıdan yaklaşık 100 km açıkta saldırılmış. Uluslararası hukuk uyarınca hiçbir ülkenin bunu yapmaya hakkı yok. Son derece profesyonel ve etkili İsrail halkla ilişkiler mekanizması bile, yönünü değiştirmek veya durdurmak için başka seçenekler dururken, İsrail'in kendi kendine belirlediği abluka sınırlarının çok uzağında bulunan yabancı gemilere şiddet uygulayarak çıkmanın niye ille de gerekli olduğunu açıklamakta zorlanacak.
2. İsrail ordusu bir yandan müthiş bir kuvvet olarak isim sahibiyken, başka hiçbir ordunun sivil zayiattan kaçınmak için bunca çaba harcamadığını iddia edip durur. Ama geçen yıllar boyunca bu ordu, genellikle kötü planlamadan, aceleci eylemlerden veya belli ki sivillerin hayatlarını umursamamaktan kaynaklanan bir dizi halkla ilişkiler hatası yaptı. Gazze'ye doğru yola çıkan en az 10 barış eylemcisinin öldürülmesi, ordunun son 'muhakeme hatası' gibi görünüyor...
3. Baskın ayrıca dikkatleri, Hamas'ın topraklar üzerinde kontrolü ele geçirdiği 2007 yılından beri İsrail'in Gazze Şeridi'ne dayattığı ablukaya çevirdi. Gazze'den tüm ihracatı engelleyen ve ithalatı belirli miktarda insani yardım malları tedarikiyle kısıtlayan abluka, Hamas'ı dize getirmeyi başaramadığı gibi 1,5 milyon Gazzeli'yi de büyük bir sefaletin içine sürükledi. Birleşmiş Milletler raporları, ablukanın feci sonuçlarını defalarca listeledi ve bunu 'toplu cezalandırma' diye niteledi.
Nelson Mandela'nın kurduğu ve Nobel Barış Ödüllü Desmond Tutu'yla ABD eski başkanı Jimmy Carter'ın da yer aldığı bir grup, "Gazze halkına yapılan muamele dünyanın en büyük insan hakları ihlallerinden biridir ve abluka sadece yasadışı olmakla kalmayıp, aynı zamanda amaca terstir," dedi. Gemilere yapılan baskının ardından Gazzelilerin trajik kaderi şimdi yine spotların altında.
Peki şimdi ne olmalı? İsrail geçmişte bundan bile daha büyük insan hakları ihlallerinin sorumluluğundan kaçıp sıyrılmayı başarmıştı.
ABD İsraillileri BM'de koruyordu, Avrupalılar bölünmüştü ve zaman zaman sert söylemlerde bulunsalar da bunun arkasını getirecek bir şekilde örgütlenmeye istekli değillerdi. İsrail karşıtı hissiyat tüm dünyada ateşleniyor, ancak sonuçta hiçbir şey İsrail hükümetlerini politikalarını değiştirmeye ikna edemiyordu. Umarız bu sefer uluslararası toplum İsrail'i hatalarını kabul etmeye zorlamayı başarır. Bu ise öncelikle, Türk Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun da vurguladığı gibi, İsrail'in böylesine ciddi seviyede kontrolden çıkmış askeri eylem için özür dilemesini ve kurbanların ailesine tazminat ödenmesini gerektirir.
İkinci olarak, Gazze ablukası kaldırılmalı ve silah ithalatı üzerindeki kontroller yine AB ve diğer uluslararası gözlemcilere bırakılmalı. İsrail, Gazzelilere yardım etmeye çalışan insanlara yaptığından utanç duymalı. İsrail'in yaptığını yine yanına bırakırsa, dünyanın geri kalanı da utansın.
1. Gemilere uluslararası sularda, kıyıdan yaklaşık 100 km açıkta saldırılmış. Uluslararası hukuk uyarınca hiçbir ülkenin bunu yapmaya hakkı yok. Son derece profesyonel ve etkili İsrail halkla ilişkiler mekanizması bile, yönünü değiştirmek veya durdurmak için başka seçenekler dururken, İsrail'in kendi kendine belirlediği abluka sınırlarının çok uzağında bulunan yabancı gemilere şiddet uygulayarak çıkmanın niye ille de gerekli olduğunu açıklamakta zorlanacak.
2. İsrail ordusu bir yandan müthiş bir kuvvet olarak isim sahibiyken, başka hiçbir ordunun sivil zayiattan kaçınmak için bunca çaba harcamadığını iddia edip durur. Ama geçen yıllar boyunca bu ordu, genellikle kötü planlamadan, aceleci eylemlerden veya belli ki sivillerin hayatlarını umursamamaktan kaynaklanan bir dizi halkla ilişkiler hatası yaptı. Gazze'ye doğru yola çıkan en az 10 barış eylemcisinin öldürülmesi, ordunun son 'muhakeme hatası' gibi görünüyor...
3. Baskın ayrıca dikkatleri, Hamas'ın topraklar üzerinde kontrolü ele geçirdiği 2007 yılından beri İsrail'in Gazze Şeridi'ne dayattığı ablukaya çevirdi. Gazze'den tüm ihracatı engelleyen ve ithalatı belirli miktarda insani yardım malları tedarikiyle kısıtlayan abluka, Hamas'ı dize getirmeyi başaramadığı gibi 1,5 milyon Gazzeli'yi de büyük bir sefaletin içine sürükledi. Birleşmiş Milletler raporları, ablukanın feci sonuçlarını defalarca listeledi ve bunu 'toplu cezalandırma' diye niteledi.
Nelson Mandela'nın kurduğu ve Nobel Barış Ödüllü Desmond Tutu'yla ABD eski başkanı Jimmy Carter'ın da yer aldığı bir grup, "Gazze halkına yapılan muamele dünyanın en büyük insan hakları ihlallerinden biridir ve abluka sadece yasadışı olmakla kalmayıp, aynı zamanda amaca terstir," dedi. Gemilere yapılan baskının ardından Gazzelilerin trajik kaderi şimdi yine spotların altında.
Peki şimdi ne olmalı? İsrail geçmişte bundan bile daha büyük insan hakları ihlallerinin sorumluluğundan kaçıp sıyrılmayı başarmıştı.
ABD İsraillileri BM'de koruyordu, Avrupalılar bölünmüştü ve zaman zaman sert söylemlerde bulunsalar da bunun arkasını getirecek bir şekilde örgütlenmeye istekli değillerdi. İsrail karşıtı hissiyat tüm dünyada ateşleniyor, ancak sonuçta hiçbir şey İsrail hükümetlerini politikalarını değiştirmeye ikna edemiyordu. Umarız bu sefer uluslararası toplum İsrail'i hatalarını kabul etmeye zorlamayı başarır. Bu ise öncelikle, Türk Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun da vurguladığı gibi, İsrail'in böylesine ciddi seviyede kontrolden çıkmış askeri eylem için özür dilemesini ve kurbanların ailesine tazminat ödenmesini gerektirir.
İkinci olarak, Gazze ablukası kaldırılmalı ve silah ithalatı üzerindeki kontroller yine AB ve diğer uluslararası gözlemcilere bırakılmalı. İsrail, Gazzelilere yardım etmeye çalışan insanlara yaptığından utanç duymalı. İsrail'in yaptığını yine yanına bırakırsa, dünyanın geri kalanı da utansın.
Konular
- Ayakkabı tabanından eroin çıktı
- Filipinler'de 'siyasi katliam' kurbanının eşi seçimi kazandı
- 4 bin yıl önce de hapishane varmış
- Oğlumun katilini koruyan Genelkurmaydan hesap soracağım
- Karaparada 'inceleme havuzu'ndayız
- Srebrenitsa katliamının sorumlusu Miloş Stupar serbest bırakıldı
- Şikayetçi oldu, suçlu çıktı
- 'Hediye kazandınız' mesajlarına inceleme
- İşte Yassıada'nın vefasızları
- Sanığa alkış, gazetelere suç duyurusu!
- Menderes'i mahkemeye getiren asker: CHP'liydim ama ciğerim yanıyordu
- Kontör değil kuruş dolandırıcısı
- Yüzükoyun yatıp ölümü bekledik
- Altı Türk'ü öldüren İsrailli askere madalya
- İsrail'in gemideki asıl hedefi
- Türkiye'de internet eskisi gibi olmayacak
- Van'da büyük uyuşturucu operasyonu
- Bodrum'da eski belediye başkanı dahil 49 gözaltı
- Utan İsrail sen de duyarsız dünya!
- Bir günde iki vahşet
- 15 bin kişinin ölümüne 2 yıl hapis
- Uyuşturucu çatışması çocukları vurdu: 913 ölü
- Tartıştığı babasını bıçaklayarak öldürdü
- Adana'da 4 silah kaçakçısı yakalandı
- Hamburg'da bulunan ceset parçaları, bir Türk'e ait
- İsrail özür dilemeyecek!
- PKK vururken asker STK kovalıyordu
- Somali'de milletvekillerine otelde katliam: 30 ölü
- Suçlunun yürüyüşü ele veriyor!..
- Türklerin sosyal medya ile imtihanı